top of page

Tahammül: Özgürlüğüme ve Bana Bir Adım

Hazır derdimiz yaşamak, var olmak ve bunlardan zevk almak iken bunları yapabilmem için en başta gelen şeye odaklanmaya başladım; tahammül ve sabretmek ve edebilmek.

Derdimin dermanları hep seçimlerimden geliyor, derdimin dertleri de öyle. Bunların farkındayım.

Ben bir şeyi ne kadar çok istersen hayat sana onu verircilerden değilim, yazılarımı okuyanlar ve beni tanıyanlar şu ana kadar bunu farketmişlerdir.

Ben icraat ve seçimlerin insanıyım. Olasılıkların olduğu ve her olasılığın farklı milyonlarca olasılıklar yarattığının bilincinde ve farkındayım. Hayatta her seçimimiz her anımız öyle. Bilim bunu söylüyor.

Şu an da ki seçimim kendim. Kendimi her gün seçebilmek içinse tahammül edebilmek, etrafımdaki herkese ve her şeye. Bunu seçiyorum çünkü sonrasında öğreneceklerim ve huzru istiyorum.

Bu ara çok duyar oldum “tahammülü”. Tahammül etmek diye insanların dilinde tüy bitiyor.

Yeterince söylenirse aklımıza girer diye düşünmekteyim.

Tahammül neye? Kime? Ne için? Kimin için? Nasıl? Neden?

Tahammül aslında sabır gibi bir şey sanki. Kendimizi kontrol edebilme. Çoğu şeyi kendimde, kendi içimde çözmek. Dışarıyla değil, dışarıya sataşarak hiç değil. Yolculuğum kendimle, yol arkadaşıma iyi bakmalıyım. En çok da ona tahammül etmeliyim.

Tahammül, dayanma gücüdür ve belki de umutdan daha da değerlidir. Hoşgörüyle haksızı haklı yapmak ya da birini tepeme çıkartmak değil amacım. Amacım kendimle huzurlu olmak.

Hiç gitmeyeceğini düşündüğümüz insanlara bile tahammül etmek. Çıkar güdüsü olmadan. İş yerinde, okulda, dış çevredeki tahammül hep kaybetme korkusundan belki de. Ama bunu içerideki en yakın çemberimizdekilere de uygulamalıyız.

Hem sabır, hem de sakinlik.

Tahammül edememek, sinir ve öfke duymak, bağırıp çağırmak beni yoruyor. Yorulmak istemiyorum artık.

“Ey can! Edep nedir diye arar sorarsan eğer bil ki edep her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül gösterebilmektir.” – Mevlana

Sabretmek ve tahammül göstermek yan yana var olmalı.

Birlikte yürüsünler ki ne kendime, ne çevreme saygımı yitirmeyeyim. Ne haklıyı ezdireyim ne de haksızı yücelteyim.

Hayatta tahammül edilecek şey vardır, tahammül edilmeyecek şeyler vardır.

Bunlar belki de kendime çizdiğim yazdığım inançlar ve değerlerdir.

Herkesin kendine ait bir tahammül havuzu vardır, hani böyle olimpik havuzlardan koskocaman su dolu. Sabah o tahammül havuzu dolu bir şekilde gözlerimizi açıyoruz. Yaşadığımız olaylara, anlara, insanlarla olan muhataplarımıza göre tahammül havuzumuzun suyu büyük büyük kovalarla boşalmaya bölünmeye başlıyor. Bazen bu havuz öğlen gelmeden boşalıyor, bazense 1 ay dayanıyor.

Ben benim havuzumun 1 ömür dayanması peşindeyim, ama küçük adımlarla başlamalıyım bunu biliyorum. Kısa hedefler, yapabilme olasılığımın yüksek olduğu hedefler. Bağımlılıkla mücadele edenlerin dediği çok güzel bir söz vardır “live one day at a time” yani tam çevirisini ve muadilini bulamasamda şöyle denebilir “her seferinde bir gün yaşa”.

Sabırlı olamamak ve tahammül edememek belki de insanlığın bağımlılığıdır.

Son zamanlarda daha çok tahammül edebildiğimi hissediyorum.

Önce derin bir nefes alarak, sonra bu nefes alıp vermeyi 10 saniye devam ettirerek ve bu arada geçmiş tecrübelerimi kendime hatırlatarak.

Tahammül etmezsem olay büyüyecek mi? Büyük olasılıkla evet.

Olayın büyümesini istiyor muyum? Hayır.

Sesimi çıkarsam da karşımda ki benu anlayacak ve kabul edecek mi? Hayır.

O zaman nefes alıp vermeye devam. Kendimi boşuna yıpratmayacağım. Tahammül edeceğim.

Bulunduğumuz dünya hali itibariyle kimsenin kimseye tahammülü kalmadı sanırım, halbuki böyle bir dönemde en çok ihtiyacımız olan şey tam da bu.

Tahammül insana önce zehir gibi gelir. Fakat tabiatına yerleşince bal olur.” – Sadi Şirazi

43 görüntüleme
bottom of page