top of page

Gençlerimizi Unutmadan

Dünya genelinde bir krizden geçtiğimiz şu dönemde yine gençlere ya da gelecek nesile ya da geleceğinize/geleceğimize en az önem verilmiş durumda. İlk günden her ülkede okullar tatil ilan edildi. Özellikle bizim ülkemizde eğitime devam edilmesi açısından internet üzerinden olanak sağlayan çoğunlukla dershane ya da özel ders öğretmenleri oldu, devlet değil. Devlet ders notları sağlamakta konular bazında yeterli olmuş olsa da sağlamakta gecikmiş ve ders anlatımında bence eksik kalmıştır. Okullar 10 Mart’tan itibaren kapanmış olup ilk duyuru ve bildiri bundan yaklaşık 3 hafta sonra yayınlanmıştır.


Aynı zaman da bu eğitim sürecinde öğrenciler geri kalmasın diye yüklü miktarda ödev verildi en iyi ihtimalle ama bu öğrencilere ya da ailelerine “bilgisayarınız var mı?”, “yazıcınız var mı?”, “yazıcı için mürekkebiniz var mı?” diye sorulmadı ya da sağlanmadı. Özellikle Mayıs ortasına kadar zaten kırtasiyeler açık olmadığından biten kâğıt ya da mürekkep sonucu ya öğrenci ya da ailesi elle yazarak ya da küçücük telefon ekranlarından bakarak eğitimlerine (eğitimin hali tartışılır burada bence) devam ettiler.


Napolyon’un dediği gibi “Para, Para, Para” dendi ve iş yerleri gerek bunun içinde kumarhanelere ve otellere yönelik açılımlar yapılmaya başlandı. Fakat eğitim için bir adım henüz sağlanmadı.


Eğitim yine yerlerde anlayacağınız.


Okumayı yeni söken, toplama çıkarmayı öğrenmeye yeni başlayan, üniversiteye hazırlanan öğrenciler ve aileleri devletimiz okumanın önemsizliğini yine vurguluyor.


Evet sağlık çok önemli ama yanı mademki “1. Dalga bile gelmemiş” bizim ülkemize o zaman neden eğitimi açmıyorsunuz? Bu öğrenciler yarım dönem kaybetti.


Araştırdığım ve aynı zamanda kardeşim (10. Sınıf IGCSE-Kolej öğrencisi) ile yapmış olduğum fikir alışverişlerinden sonra şunları öğrendim; Milli Eğitim Bakanlığının sayfasında ders notları var, bu notlar içerisinde bazı anlatımlı videolar var, fakat bu videolar internette herkesin bulabileceği videolardan alınmış zaten, öğretmenler kendileri çekmemiş. En azından bu bile bir şeydir denmeli tabii ki ama yeterli değil bence. Özellikle yaklaşık 1 ay hiçbir şey yapılmamışken.


Eleştirmesi kolay diyeceksiniz alternatif sun o zaman diyeceksiniz. Sunuyorum!


Maddi açıdan her eve bir bilgisayar ya da yazıcı verilemeyeceğinden yine çare telefonlar tabii ki. “Zoom” uygulaması üzerinden, ya da “Facebook” üzerinden yapılabilecek en azından her ders için hafta da bir yani hemen hemen her gün 2 saatlik dersler her gün farklı dersle hem öğrenci eğitimde kalabilir hem de eğitim yok sayılmaz.


Hiç olmadı bir internet sitesi kurulabilirdi ve hocalar buraya üniversite misali sunumlarını ve sunumların üzerine seslerini kaydedip video şeklinde yükleyebilirdiler. Telefondan bile izlenebilir bu videolar sonuçta. Haber kanallarına girişmiyorum çünkü herkesin evinde uydu, yerel kanallar olmayabilir. Yine de gördüğüm ilköğretim için BRT’de ders saatleri ve dersler yayınlanmıştır ve bu gerçekten çok önemli bir şeydir.


Çoğu ülkede internet üzerinden belirli seviyeler, her yaş grubuna ve eğitimine göre, sağlanmıştır aynı şekilde K.K.T.C’de de. Mesela İngiltere’de hükümetin sayfasında birçok bağlantı paylaşılmıştır. [1] Bizim ülkemizde de Milli Eğitim Bakanlığı internetten ders notları paylaşmıştır. Fakat kendi adıma söyleyecek olursam sadece ders notları yeterli değildir. Notlar zaten oradadır ya da kitap zaten burada deyerek öğrenciye rahatlık ve tatil psikolojisi geliyor. Halbuki katılması zorunlu olacak olan hafta da 1 ya da 2 videolu görüşmeler yapılsa öğrenci kaybedilmemiş ve eğitime ve hayata katılmış oluyor bence. Sonuçta üniversitede değiller.


Okullara kayıt olurken ödediğimiz gezi, kâğıt, mürekkep, kırtasiye parası adı altında alınan paralar ne oldu mesela? Bu paraları kullanıp eğitime destek verilebilirdi. Bir internet sitesi kurulabilirdi, video ya da ses kayıtları için gerekli düzenek kurulabilirdi ki düzeneğe bile gerek yok o ayrı.


Aynı zamanda şuna da değinmek isterim ki dünyanın birçok yerindeki üniversiteler ve şirketler internet üzerinden bedavaya eğitim sağlamaya başlamıştır. Bunlardan kendimde yararlanmaktayım ve tavsiye ederim.

Bir diğer değinmek istediğim konu ise daha çok dünya genelindeki bir durum ve yine gençlerle yani yarınımızla alakalı; bu dönemde alınan hiçbir karar ve adım genç yetişkinlere dahi sorulmadan ve danışılmadan alınmıştır. Diyeceksiniz ki onlar ülkeleri yönetmiyor, evet yönetmiyoruz ama bence böyle bir dönemde en çok etkilenen gençler bu yüzden onlarında söz hakkı olması gerekiyordu.


Birleşmiş Milletler’in 9. Sekreteri António Guterres bu konunun önemiyle ilgili bazı açıklamalar ve görüşmeler aynı zamanda da etkinlikler yapmıştır. Sosyal medya hesabı üzerinden yapmış olduğu açıklamalardan biri de şöyledir ki;


“Kayıp bir genç nesli karşılayamayız, hayatları COVID-19 tarafından geriledi ve sesleri geleceklerini şekillendirmek konusunda bastırılmıştır. / We cannot afford a lost generation of youth, their lives set back by #COVID19, and their voices stifled by a lack of participation in shaping their future.”

Var olan zor şartlara, işsizliğe ve bundan sonra ki azalan iş opsiyonlarına rağmen bizler elimizden gelenlerle birbirimizle olan iletişimimizi ve desteğimizi gerek arkadaş grubumuzda gerekse sosyal medya üzerinden yapılan aktivitelerle devam ettirmekteyiz. Değişimi talep etmekten vazgeçmeyip yollarını aramaktayız. Çoğu ülkede bu dönemde yardım dağıtımında genellikle gençlerin yer aldığını biliyoruz. [2]


Gençler yani yarınlarımız ellerinden geleni yapmaya istekli ve hevesli çünkü umutlarımızın ve beklentilerimizin tehlikede olduğunu biliyoruz ve onları kurtarmak için boş boş oturmayıp hareket etme isteğindeyiz. Muhtemelen, ki statistiklere ve davranışlara/dünyanın durumuna bakacak olursak, bir önceki nesillerden daha farkındalığı yüksek ve daha fazla bilinçli bir nesle söz hakkı verilmiyor. Söz hakkı verilmese de elimizden gelen her türlü destek ve yardımı yapıp ve kendimizi geliştirerek bu dönemde var olmaya çalışıyoruz.

Referanslar:

94 görüntüleme
bottom of page